ANTİK ŞEHİR: PRUSIAS AD HYPIUM (KONURALP)
Düzce’ye bağlı Konuralp beldesinde yer alan antik şehrin tarihi, milattan önce 3. yüzyıla kadar dayanıyor. Konuralp ilk olarak tarih sahnesine Hypios adı ile çıkıyor. Doğudan batıya uzanan, Küçük Melen ve Tabak Çayları yakınında, ovada son bulan bir tepenin üzerine kurulan kasabanın adı Hypios’dan sonra Kieros olarak anılmaya başlamış. Kieros’un tarihi de tam olarak aydınlatılamamıştır. Mariandynlere ve Herekleia Devleti’ne karşı harekete geçen Bithynler, kralları 1. Prusias (M.Ö.283 – M.Ö.183)’ın eliyle Sangarios’un doğusundaki Kieros’u zaptettiler. Buraya Bithyn kolonisi yerleştirerek kısa zamanda eskisine göre daha bayındır hale getiren 1. Prusias, şehri bir çok abidelerle süsledi ve tahkim ettirdikten sonra adını da değiştirdi. Böylece Kieros M.Ö. 2. yüzyıl sonlarında tarih sahnesinden çekildi. Burası Kralın adına izafeten “Prusias” ismini aldı. Bursa ve Gemlik’deki diğer Prusias şehirlerinden ayırt edilmek için bu yeni kente Prusias Pros Hypios, yani “Melen Kenarındaki Prusias” adı verildi. Prusias Pros Hypios, M.Ö. 74 yılına kadar Bithyn hakimiyetinde yaşadı. Kral, 4. Nikomedes, Philopater zamanında, siyasi çalkantılara maruz kaldı. Büyük Pontus Kralı Mithridates’in diğer Bithynia şehirleri gibi Prusias Pros Hypios’u istila ederek Pontus hakimiyetine soktu. Bithynia Kralı Nikomedes ise ölmeden önce krallığını Romalılar’a vasiyet yolu ile bıraktı. M.Ö. 74’den sonra, Roma hakimiyeti başladı. Bu devrede Prusias Pros Hypios, Latin kültürünün tesiri altında kaldı. Merkezi Nikomedia olan Bithynia Pontus eyaletinin şehri olarak ve “Prusias ad Hypium” adıyla yaşayışına devam etti. Keşfedilen ve Fransız arkeologlardan Georges Perrot’nun ilim alemine kazandırdığı bir kitabeden, Prusias ad Hypium’da on iki kabile ve her birinin iki başının olduğu anlaşılmaktadır. Ekonomik hayatın Roma Çağı boyunca canlı olduğu, hemen hemen bütün devlet reislerine ait paralardan ve mimari eserlerden anlaşılmaktadır. Şehrin sembolü olan Tanrıça Tyche heykeli ve bu gün Tabak Çayı yatağında toprakla kapanmaya yüz tutan Roma Köprüsü, 3 kemerli ve 10 metre boyundadır. Prusias ad Hypium’un ilk çağlarına ait surlardan ise belirli bir iz kalmamıştır. Roma Devri, 395’de sona ermiştir. Özellikle, imparatorluğun her yerinde olduğu gibi Prusias’da da dini akımların mücadelesi görüldü. Zira Hıristiyanlık önce gizli, sonra açıkça, eski ve Roma dini inançlarına meydan okuduğu gibi mağlup etmeyi de başarabilmişti. Roma Devri’nin sonlarına doğru, bilinmeyen sebeplerden dolayı İmparator 1. Teheodosius (378-395) 384 ve ya 385’de Paphlogonia ve Bithynia Eyaletleri’nden bazı şehirleri alarak, bunlarla oğlu Honorius’un adını verdiği Honorius Eyaletini kurmuştu. Yeni düzenlemede Prusias ad Hypium da bu eyaletin sınırları içinde önemli bir şehir mevkiini koruyabilmişti. 535 yılına doğru Prusias (Konuralp), Claudiopolis’ten sonra bölgede ikinci önemli şehir oldu. Konuralp’de bulunan Hac işaretli mezar mermerleri de bu devre ait arkeolojik kalıntılardandır. 395’de Büyük Theodosius öldü ve Roma İmparatorluğu resmen Doğu ve Batı olmak üzere ikiye bölündü. Bu dönemde Prusias ad Hypium da Doğu Roma İmparatorluğu sınırlarında kaldı. Düzce, Osman Gazi’nin beyliği sırasında Türk hakimiyetine katıldı. Orhan Gazi’nin mahiyetinde Geyve, Alp Suyu, Karacebüş hisarlarını fetheden Konur Alp, Akçakoca ve Abdurrahman Gazi, Bizans devrinde Regio Tarsia adı verilen Akova’ya akınlara başladı. Konuralp, Bolu topraklarına karşı bir sefer düzenlemiş, Düzbazar’ı ele geçirdikten sonra da, şimdi yeri hala belirlenemeyen Uzunca-Bel’de Bizanslılar’la iki gün vuruşmayarak beklemiş ve arkasından son darbeyi vurmuştur. Osman Gazi, Düzce Pazarı (yani ovayı) ve Bizans Prusias’ını, Konur Alp’in yönetimine verdi. 14. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren bu bölge Konur Alp ili ve kısaca “Konrapa” diye anılmıştır.
Bir tarih destinasyonu olan Düzce’nin Konuralp Mahallesi içerisinde yer almaktadır. Tyche Heykeli, Antoninus, Pius Büstü, Heykeller, Mezar Stelleri ve Heykel Kaideleri’nin yer aldığı Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait eserlerin sergilenmektedir. Antik Şehir PRUSIAS AD HYPIUM (KONURALP) yer alan antik şehrin tarihi, milattan önce 3. yüzyıla kadar dayanıyor.
Prusias ad Hypium (Konuralp) Antik Kenti’nin zengin kültürel mirasını yaşatmak üzere kurulan Düzce Konuralp Müzesi, 2003 yılında ziyarete açılmıştır. Üç teşhir salonu, bir laboratuvar, iki depo, bir konferans salonu ve idari bölümlerden oluşur. Müzede bin 848 arkeolojik, 491 etnografik ve 3 bin 898 sikke olmak üzere toplam 6 bin 237 eser bulunmaktadır.
Müzenin arkeoloji salonunda, Tunç Çağı’ndan (MÖ.3000-2000) Doğu Roma’ya (MS.395-1453) kadar çeşitli dönemlere ait eserler, pişmiş toprak ve mermer heykelcikler, metal eserler, takılar, cam kaplar ve mezar hediyeleri olan bölümler kronolojik olarak sergilenmektedir.
Arkeoloji salonunda, Prusias ad Hypium antik kentine ait eserler kronolojik olarak sergilenmektedir. Tunç Çağları, Hellenistik Çağ ve Roma dönemlerine ait eserler sergilenmekle birlikte, eserlerin çoğunu kentin en parlak dönemini yaşadığı Roma Dönemi’nden kalan buluntular oluşturmaktadır. Pişmiş toprak eserler, mataralar, kandiller, unguenteriumlar, alabastronlar, ağırşaklar, çömlekler, amphoralar, bronz süs ve takı eşyaları, cam bardak, kadeh ve cam unguenteriumlar bunlardan bazılarıdır. Ayrıca arkeoloji salonundaki sikke seksiyonunda Bithynia (Prusias), Roma ve Osmanlı dönemlerine ait altın, gümüş ve bronz örneklerden oluşan sikkeler sergilenmektedir.
Etnografya salonunda ise; 19.yy’dan günümüze kadar gelen geleneksel Osmanlı-Türk kültürüne ait eserler sergilenmektedir. El işlemeleri, yöresel bazı kıyafetler, süs eşyaları, mutfak kapları, aydınlanma araçları, kişisel eşyalar, kılıçlar, tüfekler v.s sergilenmektedir. Yine bu salonda mankenlerle canlandırılmış geleneksel ev dekorasyonu ve gelin odası mevcuttur.
Müze bahçesinde, Prusias ad Hypium antik kentinde ortaya çıkan bir takım eserler sergilenmektedir. Bunlardan en önemlisi, Konuralp’in Tepecik bölgesinde 1937 yılında bulunmuş olan Mermer Lahit’tir. Roma Dönemi’ne ait M.S 2.yy’a tarihlenen zengin süslemeli bu lahit, işçiliği ve üzerindeki yazıtsız ‘tabula ansata’sı ile dikkat çekicidir. Yine adak yazıtları (bomos), şehir yasası yazıtları, mezar stelleri, yanmış ölü küllerinin konulduğu taş sandıklar olan ostothekler, Roma Dönemi gelişmiş mermer işçiliğini yansıtan mimari bloklar, mimari öğelerin vazgeçilmez süsleme unsuru olan Gorgo betimli stun başlıkları, pithoslar ve bunların yanı sıra Osmanlı Dönemi’ne ait mezar taşları sergilenen diğer eserler arasındadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder